Salı, Kasım 5, 2024
ErdekManşetYerel

Dr. Kadir Dadan’la Erdek Tanıkları: Mazhar Sevim Röportajı -8-

Haberi Paylaşmak İçin

Dr. Kadir Dadan’la Erdek Tanıkları:
Mazhar Sevim Röportajı -8-

Bölüm 4: Erdek’te Zeytincilik; Kooperatif
Her Devirde Erdeklinin Can Simididir

Kooperatif zeytinciliği nasıl etkiledi?
Kooperatiften önce top sahasının oraya benim 15-20 küfemi ve el terazisi getirirdim. meradan gelen zeytinler tartılır, pazarlık yapılır satılırdı. Sonra zeytin borsası vardı. Meydan kahvesinin orada(bugünkü botanik bahçesi). Tüccarlar gelir, onlara satarsın. Açık artırma ile. Borsanın tellalı vardı. Sen söylersin 50 kuruş diye, o da söyler. Başkası 60 kuruş der, tellal 60 kuruş der. Kimde kalırsa. Borsanın kantarı, katibi vardı. Belediye komisyon alırdı. Edincik’ten Ömer bey, Fehmi Ertek, Banker Hasan Efendi vardı alıcı. Bunların dışında dışarıdan da tüccarlar gelirdi.
Mesela Kemalpaşa’da zeytin zayıf, oradan gelir zeytin alırlardı.
Kooperatif küçük ortaklarını kayırır. Bütün büyük meralardan kooperatife sınırsız zeytin almazlar. Sınır olur, 5 ton, 10 ton. Daha fazlasını kooperatife dökemezsin. Hâlâ öyledir. Ne yapacaksın? Mağaza denen yerlerde betondan yapılma 5-6 tonluk zeytin sarnıçları vardı. Oralara salamura yapılırdı. Sonra tüccara satarsın. Tabii tonlarca zeytini Erdek’ten kim kaldıracak? Gemlik’ten arabalarla gelirler, pazarlığını yapar, araba ne kadar alırsa 3 ton 5 ton sarar götürürlerdi.
Benim 1,5 tonluk iki tane toplam üç tonluk sarnıcım vardı. Herkes zeytin tuzlayıp ticaretini yapamaz. Çoğunluk 50 ağaç, 100 ağaç. Ondan ne kadar para edecek iyi kalite zeytin çıkacak? Bunlar kendi ihtiyacını ayırır, para edeni kooperatife verir, kalanını yağ çıkarır. Ticaretini yapabilecek olan 3 bin, 5 bin ağacı olanlar. Onların mutlaka sarnıçları olur.
Kooperatif ortaklarından bakma gücü olmayan, ortakçılığa verir. Bakabilen bakar. İster ortak olsun, ister mera olsun. Neden? Çünkü zeytin kıymetli oldu, para eder oldu. Diyeceksin bakım masrafı da çok. Evet çok. Ama alıyorsan, vereceksin de. Vermeden alınmaz. Dibine bakacan, üstüne bakacan allah da verecek, sende toplayacan cebine koyacan. Böyle oturduğun yerde “Ver Allahım” olmaz. Bakacaksın ki toplayacaksın.
Erdek için kooperatif bir büyük nimet. Kuranların hepsinden Allah razı olsun. Kooperatif olmasaydı, borsada, yol boyunda vurdumduymaz adamların eline kalmıştın. Şimdi elli kilo zeytinin olsa kooperatife döker, layık olan fiyatından paranı alırsın. Ben fırın işlettiğim dönemde çoğunlukla veresiye verirdik, ne zaman kooperatif para dağıtır veresiyeler kapatılırdı. Bazı yıl zeytin olmaz biz yine veresiyeye devam ederdik, ta ki öteki yılın kooperatif para dağıtımına. Kooperatif her devirde Erdeklinin can simididir.

Uzun yıllar Erdek’in en büyük merasının bakımını yaptınız. Neler yaşadınız?
Mehmet Beyler zamanından başlayarak büyük meranın 30 yıl kahyalığını yapan Basri Çivici(belediye çavuşu Hüseyin’in biraderiydi) vefat edince Burhan bey bana rica etti bir süre meraya bakmam için. Ancak uzun süreli oldu. 18 yıl çalıştım. En son bırakırken hasat 150 ton zeytin, 5,5 ton zeytinyağına ulaştı. Bu şekilde teslim ettim 40 para borçları yoktu.
Bu son sene, merayı teslim etmek üzere askerden dönecek Refi Taviloğlunu bekliyoruz. Burhan bey ve ablası geldiler, Refi’nin askerden önceki işine geri döndüğünü söylediler, işe devam etmemi istediler. Anahtarları çıkardım koydum masaya, benden bu kadar dedim. Ben kendim bıraktım. Kendi işlerim var, tavukhanem var, peynir mandıram var, yem dükkanım var, az çok kendi zeytinliğim var, 800 ağaç Sabri beyin mera var ortak bakıyorum, yaş da altmışı geçti, onlara yetişemiyordum.
Zeytin kampanyası zamanı yatardım, uyku uyayamazdım. Çünkü Konya (Ocaklar)’dan Biga’dan, Yukarı Yapıcı’dan, Erdek’ten, Manyas’tan altı takım vardı. Mera altı parçaya bölünür, öyle toplanırdı.
Bunların kurulması, yerleşmesi, işi gücü, hesabı, işlerin takip edilmesi, sarnıca koyulacak zeytinlerin ayarlanması, tuzlanması, bunların hepsi benim sırtımdaydı. Burhan beyin mera ile hiç ilgisi yoktu. O misafirlerini ağırlar, onları gezdirirdi. Bir gün şu çizmelerimi giyeyim, meraya çıkayım, bu Mazhar ne yapıyor, ne ediyor dememiştir. Ne bana, ne benden evvelkilerine.
Onlar dediler, sen şimdilik bu anahtarları koy cebine, biz bir İstanbul’a gidip gelelim. Gittiler, Refi’yi de alıp geldiler, teslim ettim.
Bir müddet Refi baktı zeytinlere. Meranın bakımını beceremedi. Aslında okumuş bir insan. Bir çok kez uyardım, tamam abi dedi ama muvaffak olamadı. Daha sonra dedim ki, “Refi’ciğim sen bu işi kıvıramıyorsun, hiç kusura bakma. Yazık edeceksin kendine. Sana bir önerim var. İstanbul’da bir mağaza tut, burada ben zeytini tuzlarım, sana gönderirim, sen orada sat, değerlendir”. Çünkü babası Ömer Taviloğlu, iş adamı, zengin. İyi kötü tanıdıkları ahbabları var. Dedi ki, “Ben buraya alıştım. Hoşuma gidiyor burası”. Bir şey değişmedi. Kızları da ziraat ile ilgilenmedi. Sonuçta sarnıçların olduğu mağaza yerlerini sattı, arsaları sattı. Kanava’da bir arsa vardı, bugün para döksen alamazsın, hepsini sattı. Burhan beyin anlattığına göre bunda babasının onu sıkmayan, üzmeyen, yaşamana bak diyen tavrı da etkili olmuştur.
Bütün bunlara rağmen kooperatif başkanı oldu. Mera işini yapamadı ama onun tatlı bir muhabbeti vardı. İnsanı okşar o muhabbetle. Gücü de var, girdi kooperatife oturdu.
Önce Erdek’te, sonra Bursa’da Marmarabirlikte. Ama meranın durumu değişmedi. Şimdi orman oldu. Şansları var. Arazinin yanındaki çöplükte cam parçaları var. Muhtelif seneler güneşin sıcaklığı ile kıvılcım olur yangın çıkardı. Ben meraya bakarken bir günde iki sefer yangın söndürmeye gittik. Kahveye gider, kamyonla adam toplar yangını öyle söndürürdük.
Bu sene öyle bir yangın çıksa allah muhafaza bir tane zeytin ağacı kalmazdı. Bırak merayı, yola kadar her yer yanardı. Bu meraya zeytin içinde yoğrulmuş, bakımından, budamasından, zeytinin vuruğundan, çürüğünden, sağlamından anlayan bir adam girecek, bu vaziyetin üstüne 2-3 milyar daha para koyacak, ancak merayı mera yapabilir.
Bana göre Burhan beyin en büyük hatası, burayı turistik tesis yapmaya kalkmasıydı. Turizm yerine çizmeyi giyip at üstünde veyahut cip üstünde merayı gezseydi, mera mera olurdu. Allah insana para yerine akıl versin. Akıl vermeyecekse, parayı hiç vermesin.


Haberi Paylaşmak İçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir